Bizlerden Sizlere

Turkishe’nin sesini blogta keşfet!

Her yazıda kendinden bir parça bulacak, yeni bakış açılarıyla ilham alacaksın.

Türkiye’den Dünyaya Açılan Bir Kadın Sesi — Semiha Berksoy

eşitlik&kadın lider i̇lham&rol model Nov 26, 2025

Bir kadının sesi, bir toplumun sesini değiştirebilir.

Bazı kadınlar vardır; yalnızca kendi çağlarını değiştirmezler, aynı zamanda kendilerinden sonra gelecek tüm kadınların yolunu da aydınlatırlar. Türkiye’nin ilk kadın opera sanatçısı Semiha Berksoy, işte bu isimlerden biridir. Onun hikâyesi, sanatın bir kadın için nasıl özgürleştirici bir alana dönüşebileceğini, bir sesin bir ülkenin dönüşümünü nasıl temsil edebileceğini gösteren güçlü bir örnektir.

1910 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Semiha’nın hayatı kolay başlamadı. Küçük yaşta annesini kaybetti; bu kayıp onun ruhunda derin bir iz bıraktı ama o, içine kapanmak yerine sanata sarıldı.

Kadınların toplumda görünürlüğünün sınırlı olduğu, sahnede yer almanın bile cesaret gerektirdiği bir dönemde, sahnenin tam merkezinde yer almayı seçti. Bu karar, sadece onun değil, Türkiye’deki tüm kadınların geleceğine atılmış tarihî bir adımdı.

Semiha Berksoy’un adı, Türkiye’de pek çok “ilk”in karşılığıdır:

  • Türkiye’nin ilk kadın opera sanatçısı oldu. 
  • İlk sesli Türk filmlerinden birinde rol aldı. 
  • Avrupa’da sahneye çıkan ilk Türk kadın opera sanatçılarından biri olmayı başardı.

Onun başarısı yalnızca kişisel bir çaba değildi; Atatürk’ün sanata verdiği büyük değer, Semiha’nın yolunu açan önemli bir etkendir. 1934’te Adnan Saygun’un “Özsoy” operasındaki Semiha’nın başrol performansını izleyen Atatürk, oyun sonrası kendisini tebrik ederek destekledi. Bu destek, yeni Türkiye’nin modernleşmesinde kadınların sanat aracılığıyla güçlenmesinin sembolüydü. Atatürk için sanat, ulusun çağdaşlaşmasının temel taşlarından biriydi ve Semiha’nın başarıları bu ideali somutlaştırıyordu.

Semiha’nın hikâyesi Türkiye’nin sınırlarını da aşarak dünyaya yayıldı. 1939’da Richard Strauss’un davetiyle Berlin’de “Ariadne auf Naxos” operasında sahneye çıktı. O dönemin Avrupa’sında bir Türk kadınının dünya operasında yer bulması çok önemli bir başarıydı. Bu, yalnızca onun değil, Türkiye’nin sesinin dünyaya ulaştığı andı.

Semiha Berksoy çok yönlü bir sanatçıydı; yalnızca bir opera sanatçısı değil, aynı zamanda iyi bir tiyatro oyuncusu ve güçlü bir ressamdı. Ekspresyonist ve sürrealist resimleri Avrupa’da sergilerde yer aldı.

O kendini sanatın tek bir alanında sınırlamayı kabul etmedi; sesini, renklerini, duygularını her alanda ifade ederek kadınların toplum içinde tek bir rolle tanımlanamayacağını kanıtladı. Onun için sanat, iç dünyasının özgürce yansıtabileceği bir alandı.

Semiha’nın hayatı bize çok önemli bir gerçeği söylüyor: Bir kadının sesi, bir toplumun sesini değiştirebilir. Semiha her sahneye çıktığında yalnızca şarkı söylemedi, “Kadınlar da yapabilir” demedi, “Kadınlar zaten yapıyor, yeter ki fırsat verilsin” dedi. 

Bugün Semiha Berksoy’u hatırlamak, sadece bir sanatçıyı anmak değildir. Kız çocukları ve kadınlar için bir çağrıdır: “Kendi sahneni kur, kendi sesini bul, kendi yolunu çiz.”

Şevval BİNGÖL

Turkishe Bülteni

İlham ve Fırsatlar E-Postana Gelsin

Etkinlik duyuruları, ilham veren hikâyeler ve kız kardeşlik ağımızdan en güncel haberleri ilk sen öğren. 

Bilgilerin güvende, sadece ilham verici içerikler göndereceğiz.