Erken Fark Et, Hayatı Yeniden Başlat
Oct 17, 2025
Kendine dikkat etmek, sevmeye kendinden başlamaktır.
Ekim ayı geldiğinde her yerde pembe kurdeleleri görmeye başlıyoruz. Bu kurdele yalnızca bir sembol değil; bize kendi sağlığımızı, kendimizi fark etmeyi hatırlatan sessiz bir mesaj.
Bazen sadece bir sosyal medya paylaşımı, bir broşür ya da bir sohbet bile farkındalık yaratabiliyor ancak hepimizin bildiği gibi, asıl mesele bu farkındalığın sadece bir ayla sınırlı kalmaması.
Meme kanseri bugün dünya genelinde her sekiz kadından birinin hayatına dokunuyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 25 bin kadın bu hastalıkla tanışıyor. Bu sayı çok yüksek görünse de erken teşhis edildiğinde tedavi oranı yüzde 90’lara kadar çıkabiliyor. Bu yüzden “erken fark etmek” neredeyse “hayatı yeniden başlatmak” anlamına geliyor.
Ne yazık ki birçok kadın hâlâ kontrollerini erteliyor, belirtileri görmezden geliyor ya da korkudan doktora gitmiyor. Oysa bilgi, korkudan daha güçlüdür.
Bu alanda farkındalık yaratmak için çalışan birçok isim var fakat özellikle biri, benim için gerçekten örnek alınacak bir kadın: Prof. Dr. Leyla Zer.
Kendisi genel cerrahi ve anatomi alanında uzman, meme hastalıkları cerrahisinde yıllardır aktif olarak çalışan bir hekim. Kadınların hem bedensel hem psikolojik olarak bu süreçle başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Onun hem akademik hem insani yönü, bu konuyu soğuk bir tıbbi mesele olmaktan çıkarıp hayatın içinden bir meseleye dönüştürüyor.
Prof. Zer, sık sık şu vurguyu yapıyor: “Meme kanseri kader değildir. Erken fark edilen her vaka, tedavi edilebilir bir hastalıktır.”
Bu cümle bence hepimizin aklında yer etmeli çünkü o, yıllardır yüzlerce kadının hikâyesine tanıklık ediyor. Bazıları sadece birkaç dakikalık bir muayeneyle hayatlarının yönünü değiştirmiş; bazıları ise geç kalmanın pişmanlığını yaşamış. Bu hikâyeler bize şunu öğretiyor: Korku bizi korumaz, aksine bizi geciktirir.
Meme kanseri yalnızca bir sağlık sorunu değil; aynı zamanda kadınların kendi bedenleriyle kurdukları ilişkiyi, özbakımlarını ve kendilerine ayırdıkları zamanı da hatırlatıyor. Hepimiz yoğunuz, hep bir şeylerin peşindeyiz. “Daha sonra bakarım” demek kolay, ama bazen o “daha sonra” hiç gelmeyebiliyor.
Bu yüzden, her kadının ayda bir kez kendi kendine muayene yapması, 40 yaşından sonra düzenli olarak mamografi çektirmesi çok büyük bir fark yaratır.
Farkındalık, aslında birbirimize gösterdiğimiz bir sevgi biçimidir.
Bir arkadaşımıza “kontrol yaptırdın mı?” diye sormak, annemize randevu aldırmak, ya da kendi bedenimizi tanımak… bunların her biri sevmenin başka bir şeklidir.
Ekim ayı bize bunu hatırlatıyor: Kendimize ve sevdiklerimize değer vermenin yolu, ihmal etmemekten geçiyor.
Ben bu ayı sadece bir farkındalık dönemi olarak değil, bir yüzleşme ve kendine dönme zamanı olarak görüyorum çünkü bence güçlü olmak, her şeyi aynı anda yapmak değil; gerektiğinde durup kendini dinleyebilmektir.
Pembe kurdele bu yüzden anlamlıdır ; dayanışmayı, umudu ve yaşamı temsil eder.
Belki de bu ayın bize söylediği en sade cümle şu:
Kendine dikkat et, çünkü sen değerlisin.
Esra ÖNCÜ